Burseya Dağı

“Ben size kendimden ya da hayatımdan çok bahsetmeyeceğim. Ben, onun yazdığı defterin elime nasıl geçtiğini anlatacağım sadece. Ali anlatacak size. Nusayri bir çocuk olan Ali… Savaşı anlatacak size… Yedi yıldır devam eden Suriye savaşını. Henüz kendisine açtığı savaşı kazanamamışken, ortasında kaldığı savaşı anlatacak size ve size anlatacağından habersiz…”

“Zeytin Dalı Harekâtı” sırasında Burseya Dağı’nda yaralanan ve vücudunun aşağı kısmı felç olan Teğmen Mehmet, Burseya Dağı “alındıktan” sonra, bir sığınakta, uzun boylu bir erkek cesedinin yanında, eşyalarının içinde bir defterin yazılı olduğunu görüyor. “Belki içinde işimize yarar bilgiler vardır” düşüncesiyle defteri çantasına koyuyor.

Ali’nin defterinin Teğmen Mehmet’in eline geçmesi böyle oluyor. Fakat teğmenin defteri okumaya fırsatı olamadan kendi tarafının savaş uçaklarının alanı bombalaması sonucu iki taraftan çok kişi ölüyor, kendisi dahil çok kişi de ağır yaralanıyor.

Teğmen Mehmet gözlerini hastanede açıyor, belden aşağısının tutmadığını ilk o anda fark ediyor. “Bedenimin yarısını kaybettikten sonra yeni görmeye başladım” diyerek savaşın yıkıcılığını kabul ediyor. Savaşın ölmek ve öldürmekten ibaret olduğunu çok sarsılarak idrak ediyor. Hatta çoğu şeyden pişman oluyor. Bu durumu ÖSO “askerlerinin” genel tavrı da belirleyici olarak etkiliyor.

Teğmen Mehmet yaralı olarak hastaneye getirildiğinde içinde eşyalarının olduğu sırt çantası da annesine veriliyor. Annesi çantanın içinde yazılı defteri görünce “belki savaşta anılarını yazmışsındır diye okumak istedim fakat Arapça yazıldığını görünce senin yazmadığını anladım” diyor. Gerçi Teğmen Mehmet birliğe Arapça bildiği için seçilmişti; ÖSO “askerlerine” tercümanlık yapması için. Arapça okurdu ama Arapça pek yazmazdı.

Teğmen Mehmet’in annesi İmam Hatip mezunu olduğu için o da Arapça biliyordu. Defteri okudukça açılmış, daha rahat okumaya ve daha çok anlamaya başlamıştı. “17 yaşında Nusayri bir çocuk Burseya Dağında yaralanıp bir sığınakta yaşadıklarını yazmış.” Dedi annesi Teğmen Mehmet’e.

Okuduklarından dolayı çok etkilenmişti Teğmen Mehmet’in annesi. Teğmenin yaşadığı sarsıntıyı şimdi de annesi yaşıyordu. Aynı pişman olma halini de. Oğlunu askere gönderirken düşmanları olarak gördüğü insanlar için söylediği ve düşündüğü her şey için pişmanlık duyuyordu.

Annesinin bu anlattıklarını duyunca defteri hatırladı. Defteri okumamış olduğu için ne yazdığını bilmiyordu ama annesinin bu kadar etkilendiğini görünce defterde neler yazdığını merak etmeye başladı. Annesine “Yarın geldiğinde getir de okuyayım, yazılanları.” Dedi.

Nusayri çocuk Ali. Ölmeden önce yaşadıklarını anlatmak istedi. Tüm anılarını anlatmak istiyordu ama gücü ne kadarını anlatmaya yeterdi bilmiyordu. Çünkü yaraları ağırdı ve bedenine çok ağrı veriyordu.

17 gün dayanabildi Ali. 17 gün boyunca çocukluğundan başlayarak iç savaş sürecinin tırmanmasına kadar olan her şeyi yazmaya çalıştı. Burseya Dağı’nda, o sığınakta, düşmandan saklanarak ölümü beklerken, hep yazdı. Hem yazdı, hem anılarını tekrar yaşadı. Dedesi Selman, diğer dedesi Hıdır, teyzesi Zeynep, arkadaşı Hüseyin, “Amca” Yusuf, annesi, babası, köpeği Zorba, köylüleri, komşuları ve Dilan …

Suriye’de iç savaşın içinde bir çocuğun erken büyümesini gözlerimiz önüne serdi Ali.

“…henüz kendisine açtığı savaşı kazanamamışken, ortasında kaldığı büyük savaş…”

Ali defterine anılarını yazdığı zamanından kalan zamanında savaşı ve hayatı, bağnazlığı, gericiliği ve tutuculuğu düşünüyor, sorguluyor ve eleştiriyordu. Köyünde dedesine karşı, köylülerine karşı ve inancının geride kaldığını, eskidiğini düşündüğü taraflarıyla savaşmak küçük yaşına rağmen altından kalkılabilirdi Ali için. Bu savaşı erken yaşta vermeye başlamıştı. Ama bu düşman boyunu aşıyordu.

Annesiyle köyünü terk etmek zorunda kalması, yolda annesine tecavüz edilmesi, annesinin ölmesi, yolda Dilan’ı bulması, Türkiye’ye geçmeleri, mülteci kampı hayatı, Dilan’ın “satılması”, Dilan’ı bulmaya çalışması, Dilan’ı bulması…

Suriye’de Bir Nusayri köyünde başlayan hayatı, Kürt kenti Efrin’de, Burseya Dağı’nda son bulmuştu.

“Burseya Dağı’na” dair anlatılabilecek, yazılabilecek çok detay var olmasına rağmen, böyle kısa bir “tavsiye” niteliğinde bir yazıyla ilginize sunmuş olayım.

KÜNYE:

BURSEYA DAĞI
METİN AKTAŞ
DARA YAYINLARI
NİSAN 2021