Dersim Belediyesi DER-KAB Projesi Hakkında Çıkan Yanıltıcı Bilgilere Açıklık Getirdi

Dersim Belediyesi, DER-KAB (Dersim Katı Atık Birliği) projesi ile ilgili içeriği doğru olmayan, kamuoyu ve yöre halkına yanıltıcı bilgiler içeren söylemlere dair açıklama yayımladı.

Dersim Belediyesi, Dersim Katı Atık Birliği Projesi hakkında, tesis alanına yakın yerleşim alanlarında kanser vakalarının artacağı; tesisten kaynaklı sızıntı-süzüntü sularının Pülümür Çayı ve Anafatma Kaynağına ulaşacağı, gibi yanıltıcı ve doğru olmayan bilgiler içeren paylaşımlar için açıklama yayımladı.

Yapılan açıklamada, bu paylaşımlar için, tesis yakınındaki köylülerimiz başta olmak üzere kamuoyunu yanıltmakta ve bilgi kirliliği yaratılmaktadır, denildi.

Açıklamanın tamamı şu şekilde;

Sosyal medyada ve kamuoyunda DER-KAB (Dersim Katı Atık Birliği) projesi ile ilgili içeriği doğru olmayan, kamuoyunu ve yöre halkımızı yanıltan yanlış bilgiler yer almaktadır.

Son günlerde katı atık bertaraf tesisinde yakma işlemi yapılacağı ve bu yakma işleminden ötürü tesis alanına yakın yerleşim alanlarında kanser vakalarının artacağı; tesisten kaynaklı sızıntı-süzüntü sularının Pülümür Çayı ve Anafatma Kaynağına ulaşacağını, Esentepe Mahallesi Demiroluk Çeşmesinin kirleneceği, tesis çevresinde hayvancılık ve tarımsal faaliyetlerin sona ereceği,  kimyasal gazların yayılacağı, tesisten yayılan kokuların kent merkezine bile ulaşacağı gibi yanlış, bilimsel ve teknik temeli olmayan asılsız iddialar ortaya atılmaktadır. Bu yanlış iddialar; tesisin olmayan etkilerini varmış gibi göstererek, tesis yakınındaki köylülerimiz başta olmak üzere kamuoyunu yanıltmakta ve bilgi kirliliği yaratmaktadır. Seçilen alanda çöpler vahşi depolansa dahi, belirtilen çevresel ve sosyal olumsuzlukların ortaya çıkması olası değildir. Bu nedenle köylülerimize ve kamuoyuna özellikle internet ortamında dolaşan bu aslı olmayan bilgilere itibar etmemelerini, halkımıza ve doğamıza üstün derecede faydası olan bu projeyle ilgili doğru bilgilenme için Belediyemizi ziyaret etmelerini veya işin projesi ve ÇED raporunu incelemelerini önermekteyiz. Kaldı ki, ortaya atılan iddiaların bilimsel, teknik ve yasal bir temeli olmadığı bilimsel raporlar ve mahkeme kararları ile ispatlanmıştır. Projenin başından sonuna kadar farklı disiplindeki kurum ve kuruluşlar ile birlikte yapılan çalışmalar, konuyu sosyal ve çevresel etkilerini birlikte analiz eden bilimsel raporlar ve son olarak da Danıştay kararı yer seçiminin uygun olduğu yönündedir.

Munzur Üniversitesi Raporu

Belediyemiz, itirazların başladığı günden bugüne kadar konuyla ilgili birçok toplantı ve görüşme yapmıştır. Öneri ve şikâyetleri dikkate alarak konuyla ilgili bir eksiklik var ise yanlışlığı tespit etmek, düzeltmek ve köylülerimizin talepleri doğrultusunda, meslek odalarından, sivil toplum örgütlerinden, bilim insanlarından ve kurumlardan yer seçimi ile ilgili görüş istemiştir. Ayrıca konunun uzmanı bağımsız bir heyet de oluşturulmuş, tesis alanı içinde ağaç sayımı yaptırılmıştır. Bu kapsamda konuyla ilgili Munzur Üniversitesi’nden de görüş istenmiştir. Munzur Üniversitesi’nden istenen rapor 9 sayfadan oluşmasına rağmen bu raporun sadece bir kısmının kamuoyuna yansıtıldığı, raporda yer alan görüş ve önerilerin bütününün kamuoyu ile paylaşılmadığı görülmüştür. Raporda belirtilen öneri ve önlemler zaten işin projesi ve nihai ÇED raporunda mevcuttur. Örneğin raporda yer alan nihai arıtma tesisin çıkış sularının Pülümür Çayına deşarj edilecek ifadesi; bu açıklamada yasal olmayan, çevreye zarar veren bir durum varmış izlenimi yaratmak için yapıldığının tüm kamuoyunun bilmesini istemekteyiz. Bu tür tesislerde ulusal ve uluslararası mevzuata göre arıtılan yani zararsız hale getirilen sular alıcı ortamlara verilmektedir. Tesisin sızıntı ve süzüntü suları da en son teknolojik gelişmelere yapılacak atıksu arıtma tesisinde arıtılıp zararsız hale getirildikten sonra ilgili alıcı ortama deşarj edilecektir. Zaten tesisin yapılış amaçlarından biri çöp sızıntı-süzüntü sularının yeraltı ve yüzeysel sulara karışmasını önlemek ve bu suları zararsız hale getirmektir. Yine raporda planlanan atıksu arıtma tesisi prosesi uygun görülmüş, ancak pahalı bir sistem olarak değerlendirilmiştir. Tesisin diğer olası çevresel etkileri nihai ÇED raporunda incelenmiş ve ilgili mühendislik önlemleri ayrıntılı şekilde verilmiştir. Yine bu açıklamada mahkeme heyetinin somut, bilimsel dayanaklara dayanmadığı için kabul etmediği bilirkişi raporuna hala atıfta bulunularak kamuoyu yanıltmaya çalışılmaktadır. Ayrıca söz konusu üniversite raporu bu açıklamayı yapan yurttaşlarımıza, Bakanlığa ve AB Delegasyonuna gönderilmiş, rapor ile ilgili Belediyemiz tarafından Bakanlığa görüş bildirilmiştir. Yine bu rapor, ÇED Raporunun iptali istemiyle açılan mahkeme heyetine de sunulmuştur. Mahkeme bu rapor ile ilgili olumsuzluk tespit etmemiştir.

İnternet Ortamına Sokulan Başka Tesislerin Olumsuz Görüntüleri

Atıksu arıtma tesisleri olmayan veya işletilmeyen, yaylaların yüksek kotlarında yapılan, yerleşim alanları ile tamamen bitişik,  heyelan alanları veya dere yataklarında yapılan, alt kotlarında birçok yüzeysel ve yeraltı kaynağı ile birlikte birçok yerleşim yeri bulunan, ÇED raporları olmayan veya mahkeme kararları ile ÇED Raporları veya projeleri iptal edilen bazı katı atık tesislerin görüntü ve haberleri internet ortamında yayınlanmak suretiyle, ilimizde kurulması planlanan katı atık tesisinin de benzer veya aynı olumsuzlukları ortaya çıkaracağı algısı yaratılmaya çalışılmaktadır. Öncelikle bu tür tesislerin çevresel ve diğer etkilerinin belirlenmesi ve hesaplanabilmesinde; tesisin tasarımı, kapasitesi, konumu, tesis alanı zemin yapısı, tesiste yer alan üniteleri, tesiste kullanılan katı atık bertaraf yöntemi, bertaraf edilecek atığın miktarı ve niteliği,  çöp sızıntı-süzüntü sularını zararsız hale getiren arıtma proses seçimi, hangi mevzuata göre hazırlandığı, en yakın yerleşim alanı ile tesis yeri arasındaki kot farkı, kullanılan teknoloji, yerleşim alanlarına uzaklığı, çukur alanda olup olmaması, hakim rüzgar yönü, bölgede bulunan yüzeysel ve yeraltı sularının durumu, projesinin hazırlanış, denetim ve onay süreçleri gibi hususlarının bütünsel yaklaşım ilkesiyle bilimsel, ekolojik ve yasal kriterlere göre incelenmesi ve bu şekilde bir değerlendirilme yapılması gerekmektedir. İlimizde kurulacak tesisin tüm aşamaları ve yer seçimi kriterleri daha önce birçok kez vurguladığımız gibi birçok denetim ve onay aşamasından geçmiş ve tüm süreçler sonucunda yer seçiminin ve projesinin uygunluğu gerek Danıştay kararı ile gerekse bilimsel raporlar ile ortaya konulmuştur. Tesisimizin konumu, yer seçiminin uygunluğu, tesis alanın alt kotunda sadece bir yerleşim alanı dışında yerleşim alanı bulunmaması, kullanılan bertaraf yöntemi gibi unsurlardan dolayı internet ortamında dolaştırılan görüntü ve açıklamalardaki olumsuz etkilerin, kurulacak tesisimizin yakınındaki köylerde ortaya çıkması olası değildir. Tekrar etmekte fayda görmekteyiz. Tesis alanımız çukur bir yerde kalmakta, hiçbir yerleşim alanından görülmemekte, yerleşim yerleri ile tesis alanı arasında doğal set oluşturan yükseltiler-teperler bulunmakta ve bu söz konusu tepeler, tesis alanı ile yerleşim yerlerinin doğrudan temasını kesmektedir. Tesisin yüzeysel suyu akış yönünde en yakın yerleşim alanı olarak kuşbakışı 1.3-1.5 km mesafede Milli Köyünden başka yerleşim alanı bulunmamaktadır. Bu uzaklık hem bilimsel kriterlere hem de yasal mevzuata göre uygun bir mesafedir.

Öte yandan tesis alanı içinde veya yakınında yeraltı veya yüzeysel su kaynağı tespit edilmemiştir. Kaldı ki bu bölgede yüzeysel ve yeraltı sularının yetersizliği nedeniyle, birçok köyde içmesuyu sorunu bulunmaktadır. Tesis alanının alt kotlarında bulunan Milli Köyü Belediyemiz mücavir sınırları içinde olup, içmesuyu olmadığı için yıllardır Belediyemizden içmesuyu talebinde bulunmuş, Belediyemiz tarafından 2020-2021 yılları arasında yapılan çalışma ile içmesuyu verilmiştir. Yine tesis çevresinde bulunan Tüllük Köyü ve mezraları ile Güleç köyü ve mezralarının da içmesuyu sorunu olduğu bilinen bir durumdur. Güleç Köyünde ikamet eden vatandaşlar; gerek İl Özel İdaresi, gerekse kendileri tarafından çok derin sondaj kuyuları açılmasına rağmen su bulamadıklarını, içme suyu için tek seçeneklerinin Belediye ana su iletim hattı olduğunu, bu hattan su verilmesi için birçok kez Belediyemize başvuru yapmışlardır. Yapılan başvuruyu Belediyemiz Meclisimiz uygun bularak, 2021 yılı içinde Güleç Köyü ve mezralarına ana su iletim hattından su verilmiştir. Mevcut durumda tesisin üst kotlarında yer alan Baldan Köyünün de Belediyemizden içme suyu talebi bulunmaktadır.

Projemiz kapsamında çöp sularının kontrolü ve bertarafı için zemin geçirimsiz hale getirilerek toplanan sızıntı- süzüntü suları arıtıldıktan sonra zararsız hale getirilecektir. Ayrıca Katı atık düzenli depolama alanı işletme ve işletme sonrasında çevreye, özellikle de yeraltı suları ve yerleşim yerlerine etkilerinin tespiti ve izlenmesi amacıyla tesis sınırları içerisinde gözlem kuyularının açılacaktır.  En kötü senaryoda tesis alanındaki çöp sularının uzun süreli arıtmasız çevreye yayılması durumunda bile; gözlem kuyuları,  tesis alanı veya yakınında yüzeysel veya yeraltı suyu kaynağı bulunmaması, tesisin yüzeysel ve yeraltı suyu akış yönünde ve alt kotunda sadece bir yerleşim alanın bulunması ve bu yerleşim alanı dahil tesis yakınında bulunan başka yerleşim alanlarının içme suyu ihtiyaçlarının kent içme suyu şebeke sisteminden karşılanması gibi nedenlerden ötürü, yapılan açıklama ve görüntülerdeki olumsuzlukların tesis çevresinde bulunan köylerimizde yaşanmasının olası olmadığını açık bir şekilde göstermektedir.

Çöp Yakılması

Çöp yakılması iddiası ile de ilgili kısa bir bilgilendirme yapmak istiyoruz. Katı atık bertaraf tesislerinin yapılış amaçlarından biri çöp yakmaların, vahşi depolama sahaların en önemli çevresel etkilerinden biri olan hava kirliliği ve çöp yangınlarının önüne geçmektir. Ülkemizde de yıllar önce çöp yakmaları yasaklanmış, düzenli depolama sistemine geçilmiştir. İlimizde kurulacak Katı atık düzenli depolama tesisinde, tesisin adından anlaşılacağı üzere çöpler bilimsel, teknik ve yasal standartlara uygun olarak düzenli depolanacaktır. Herhangi bir çöp yakma işlemi yapılmayacaktır. Ayrıca düzenli depolama tesislerinin diğer bir amacı ise çöplerin vahşi depolanması ile ortaya çıkan ve karbondioksit gazına göre 21 kat daha fazla sera etkisi olan metan gazını ve karbondioksit gazını kontrol altına alarak etkisiz hale getirmektir. İlimizde kurulması planlanan Katı atık bertaraf tesisi ile birlikte çöp kaynaklı sera gazları olan metan ve karbondioksit gazları kontrol altına alınarak küresel ısınma ve iklim değişikliği üzerinde tehdit olmasının önüne geçilecektir. Bu sebeple, çöpün yakılacağı, kimyasal gazların ortaya çıkacağı, kanser vakaların artacağı şeklinde gerçekleri yansıtmayan bu iddiaların; özellikle köylülerimiz arasında korku, endişe yaratmak için ortaya atılan iyi niyetli olmayan yaklaşımlar olarak değerlendirmekteyiz.  

Katı atık projemiz ile ilgili kaygı taşıyan yurttaşlarımızın demokratik haklarını kullanarak taleplerini ifade etmelerini çok değerli buluyor ve önemsiyoruz. Ancak hem köylülerimiz hem de kamuoyunu yanlış bilgilendirerek, bilgi kirliliği yaratarak, asılsız, bilimsel ve teknik bir temeli olmayan tüm açıklama ve anlayışları da kabul etmediğimizi ifade etmek isteriz.

Projenin hayata geçmesiyle; yukarıda bahsi geçen olumsuzluklar ortaya çıkmayacağı gibi en zehirli sular olarak bilinen vahşi depolama sahaları çöp sularının Munzur ve Pülümür Çaylarının ekosistemlerine verdikleri zararların önüne geçileceğini, geri dönüşüm ve geri kazanımla yaklaşık 1 milyon boylu ve nitelikli ağaç kesilmekten kurtarılabileceğini, yeraltı ve yüzeysel sularımızın çöp suları ile etkileşimi kesileceğini, yaban hayvanların çöple temasının ve çok sık aralıklarla yanarak hava kirliliğine neden olan çöp yangınlarının önüne geçileceğini, genel olarak vahşi depolama sahalarının yarattığı çevresel tahribatların önlenmesi sağlanarak, başta mevcut vahşi depolama alanı yakınında yaşayanlar olmak üzere halk ve çevre sağlığını tehdit eden birçok olumsuzluk ortadan kaldırılmış olacağını bir kez daha vurgulayalım.

Kaynak