Birinci Askeri Harekat (4 Mayıs – 15 Kasım 1937) | 1937-38 TERTELE BAŞLIYOR – 1

Devlet çeşitli siyasi, idari ve askerî kararlarını daha rahat uygulamaya başlamak için ayrıca da çeşitli oyunlara başvurur. Bu bağlamda Dersim’de yaşanan süreci özet olarak birkaç başlık altında toparlarsak:

  1. İşgal süreci, 4 Mayıs 1937 ile 15 Kasım 1937 tarihleri arasındaki zaman dilimidir.
  2. Soykırım süreci, üç harekât evresinde olup 11 Haziran – 10 Ağustos 1938’i kapsar.
  3. Sürgün süreci, 10 Ağustos’tan sonra binlerce Dersimli’nin Batı Anadolu’ya sürgün edildiği, kız çocuklarının evlatlık, besleme, hizmetçi olarak verildiği süreci kapsar.

İşgal süreci, Türk Silahlı Kuvvetleri savaş uçaklarının uçuş talimlerini Dersim toprakları üzerinde yaptığı, birçok bölgeye bombalar attığı ve köylerde silah toplama gerekçesiyle baskılar, kışkırtmalar, iftira ve yalanlara başvurmasıyla başlar. Bu süreçte devlet belirlediği Nazımiye, Keçizeken (Aşağı Bor), Sin, Karaoğlan hattı ile Dersim’i öncelikle iki bölgeye ayırıp belli aşiretlere yönelik saldırı ve imha planını uygular. İmhadan sonra bu bölgeden yaklaşık iki bin kişi başka yerlere (batı illerine) sürgün edilecek ve silahlar toplanacaktır. 1938’de gerçekleştirilense tüm Dersimlilere uygulanan bir katliam ve soykırım sürecidir.

Bu kışkırtma ve yalanlardan biri de, “Dersimliler isyan etti, Dersimliler otuz üç askeri öldürdü, köprüyü yaktı, bu nedenle harekât başlatıldı” yalanıdır. Oysa hem canlı tanıkların hem de M. Nuri’nin anlatımına göre olay tamamen farklı olup, Yusufanlılar aşiretinden silah toplamaya gelen bir grup askerin köyde bir genç kıza tecavüz etmesi üzerine, aşiret liderinin oğlu Fındık Ağa ve köylüler tecavüzcü askerin teslim edilmesini veya cezalandırılmasını talep eder. Bu talep reddedilince de köylüler askerleri köyün dışına püskürtürler. Askerler güç toplayıp tekrar gelmesin diye de daha önce kendilerinin yaptığı ahşap köprüyü yıkarlar. (*)

Pah Köprüsü devletin yaptığı bir köprü olmayıp aksine bizzat köylüler tarafından kendi ulaşımları için yapılmış ahşap bir köprüdür. Zaten genelkurmay başkanlığının Türkiye Cumhuriyeti’nde Ayaklanmalar adlı kitabında bile Harçik Deresi üzerindeki Pah Köprüsü’nün yıkılıp otuz üç askerin öldürüldüğü bilgisi yoktur. Kitapta olayı, “Pah bucağı ile Kahmut bucağını birbirine bağlayan Harçik Deresi üzerindeki tahta köprü, 20-21 Mart gecesi Demenan ve Haydaranlar tarafından yıkılmış ve telefon hattı tahrip edilmiştir,” diye yazılıdır.

Değişik kışkırtmalar aracılığıyla Dersimlilerin isyan ettikleri, devletin de isyanları bastırmasının hak olduğu algısı yerleştiriliyordu. Ne yazık ki, günümüzde bile kimi bireylerin, her ne sebeple olursa olsun (demokratik hak talebi, eşitlik, eşit yurttaşlık, özgürlük talepleri bile olsa) isyan edenlerin devlet tarafından cezalandırılabileceği gibi sığ bir düşünceye sahip olduklarını görmekte ve duymaktayız. Oysa tarihi gerçekler ortadadır. Bu yaratılmak istenen algı yalanlarla, oyunlarla doludur. Çünkü Dersim’de hiçbir şekilde bir isyan yoktur.

Dersim’de 4 Mayıs Dersim Tertelesi Kararnamesi’nden sonra korunma amaçlı olarak ailelerini, evlerini, yurtlarını korumaya yönelik katliamcılara karşı bir direniş elbette vardır. Tabii ki, her kişinin, grubun, halkın ve inanç mensubunun veya bir siyasal sınıfın kendisine yönelmiş baskıya, zulme karşı isyan etmesi, bir direniş sergilemesi her durumda haktır, meşrudur ve savunulacak onurlu bir davranıştır.

Zira hiç kimsenin, hiçbir devletin, sebebi ne olursa olsun herhangi bir sebeple isyan eden kişiye, gruba, etnik ve inanç kimliğine, ya da siyasal düşüncesinden ötürü bir sınıfa karşı katliam ve soykırım uygulaması haklı görülemez.

*Dr. M. Nuri Dersimi, Kürdistan Tarihinde Dersim, s. 265, Doz Yayınları, 1997 İstanbul
*Ahmet Kahraman, Kürt İsyanları, (Tedip ve Tenkil), s. 296, Evrensel Yay. 2004 İstanbul


Kaynak: Geçmişten Bugüne ALEVİLİK TARİHİ, İsyan, Direniş, Katliamlar – Erdal Yıldırım – Babek Yayınları