Çoktanrılı inançların kutsal mekânlarına saldırılar düzenleyen Başrahip’e karşı çıkan İskenderiyeli filozoflarla, çoktanrılı inançları savunanlara işkenceler yapılmıştı.
Bu saldırılarda çoktanrılı inançlılar ve ünlü filozoflar İskenderiye’yi terk etmiş Roma’ya yerleşmişlerdi. İskenderiye’de kalanların ise dersler vermeleri engellenmişti. Patya gibi pek çok filozofun öğrencileri, siyasi faaliyetler ve bu baskılarla, kısıtlamalar üzerine kendilerine başka öğretmen aramışlardı.
Patya’nın öğrencileri içerisinde İskenderiye toplumunun önde gelenleri de vardı. Hıristiyanlığı benimseyen, sıcak bakanlarda vardı. İskenderiye de bu olaylardan sonra Başrahip Theophilus 412’de öldü. Yerine Theophilus’un yeğeni olan Aziz Cyril geldi. Aziz Cyril, başa gelir gelmez, “kilisenin firavunu” adıyla ünlendi.
Patya, yeni başrahip Cyril ile de uyuşamadı, sürekli çatışma yaşadı. Günümüzde hala kilise tarihçileri, bir din büyüğü ve dogmacı olan Aziz Cyril’e büyük bağlılık ve övgüler yapmaktadırlar. Tüm kaynaklarda ise Aziz Cyril, İskenderiye’de ki yetkilerini genişletmek için acımazsız davranarak, iktidara yanaşan, iktidar hayranı olarak bilinmektedir.
O dönem, İmparatorluk içinde Mısır ve Libya Kiliseler tahtı, İskenderiye’dedir ve Aziz Cyril bu tahtın tüm yetkilerine elinde tutmaktadır. Mısır ve İmparatorluk içinde tüm çekişmelere karşın Aziz Cyril Başrahip olmuştur. Cyril Başrahip olunca dini yetkilerin günlük alana çekerek, İskenderiye’deki ve bölgedeki çoktanrılı inançlılarla, Yahudiliğe ve bilimcilere karşı Hıristiyanlar eliyle baskılar uyguluyordu.
Cyril, kendi dışındaki tüm inançlılara ve ateistlere karşı da savaş açmıştı. İskenderiye Valisi ise Orestes’tir. Vali Orestes, Patya ile yakın ilişkiler içinde olmuştur. Bu yakınlığı Aziz Cyril hazmedememiştir.
Cyril’in, çevresinde; bilime, filozoflara, Yahudilere ve çok tanrı inançlılara düşman guruplar, dalkavuklar yer almıştı. Bu dalkavuklardan önemli birine İskenderiye Valisi Orestes, işkence yapmasını emretmiştir. Bunu üzerine Başrahip Aziz Cyril, İskenderiye Valisi Orestes’i İmparatora şikâyet etmişti.
Aziz Cyril, kendi dışındaki tüm inançlılara ve ateistlere karşı da savaş açmıştı. O yıllarda İskenderiye Valisi ise Orestes’ti. Vali Orestes, Patya ile yakın ilişkiler içinde olmuştu. Bu yakınlığı Aziz Cyril hazmedememişti.
Cyril’in, çevresinde; bilime, filozoflara, Yahudilere ve çok tanrı inançlılara düşman guruplar, dalkavuklar yer almıştı. Bu dalkavuklardan önemli birine İskenderiye Valisi Orestes, işkence yapmasını emretmişti. Bunu üzerine Başrahip Aziz Cyril, İskenderiye Valisi Orestes’i İmparatora şikâyet etmişti.
Bu saldırlar, savaşlar döneminde İskenderiyeli soylular Cryil ile Vali Orestes’i uzlaştırmaya çalışmışlardı. Orestes, Başrahiple işbirliği yapmamıştı. Patya ile iyi ilişkiler geliştirmişti.
Cyril, İskenderiye Valisiyle farklı inançlılar üzerinde baskılar kurmuştu. Klise, etrafına topladığı adamlarıyla halka ve bilim insanlarına, filozoflara baskı uygulamalarını sürdürmüştü.
Patya, Vali Orestes’i desteklemişti. Halk ve yerel idareciler, Vali Orestes, Patya’ya danışmaktaydılar. Patya, düşünceleri, aklı, birikimi nedeniyle İskenderiye’de en önde yer almıştı, Orestes, Yahudi toplumunca ve çok tanrı inançlılarınca da destek görmüştü. Vali Orestes de Hıristiyan’dı.
Aziz Cyril’in tek rakibi Kostantinapolis’teki Başrahipti. Aralarında onunla da çelişkiler vardı. Aziz Cyril onun da önüne geçmek istiyordu. Girdiği rekabet mücadelesinde Kostantinapolis Başrahibi, Konsil tarafından görevinden alınmıştı. Antakya Kilisesinde, Aziz Cyril’e bağlı bir göreve getirilmişti.
Patya, İskenderiye’deki bu çalkantılı dönemde saldırılar ve baskılarla, kışkırtmalarla karşı karşıya kalmıştı. Kilise ve Başrahip Aziz Cyril’ce, “kara büyüler yapan, büyücü” kışkırtmalarıyla Patya ortadan kaldırılmak isteniyordu.
Oysa Patya, İskenderiye’de erdemleri, bilgisi, düşünceleriyle Kiliseyle ters düşüyordu. Başrahip Cyril ile vaizleri Patya’yı; “karabüyücü, büyüler yapan biri” olarak halkı Patya’ya karşı kışkırtıyorlardı.
Patya, bir gün felsefe dersleri sırasında yüzlerce saldırgan ve başlarında Cyril’in vaizcisi Peter adlı rahiple baskın yapılarak yakalanır dışarı çıkartılır. Önce yakınlarda bulunan bir kiliseye götürülür. Orada elbiseleri üzerinden çıkartılarak, çırılçıplak bırakılır. Keskin çömlek parçalarıyla, taşlarla bedeni parçalanarak, recim edilir.
Bedeninin parçaları, İskenderiye’nin kenar mahallerine götürülür, istiridyelerle parçalara ayrılarak, ateşte yakılır.
Kilise, o yüzyıllarda bilimi de, felsefeyi de, filozofları da, yok saymıştır, ilk kadın filozof Patya, Kilise tarafından recim edilerek katledilmiştir. Kadın da, bilim de, filozoflar da yok sayılmışlardı.
Patya’dan sonra Voltaire bir yazısında Patya’nın taşa tutularak katledilmesiyle ilgili: “Papaz tıraşlı köpeklerin işlediği hayvanca bir cinayet” demişti.
Patya’dan yüzyıllarca sonra De Lisle adlı şair ise Patya’ya: “Platon’un ruhu, Afrodit’in bedeni ebediyen Hellas’ın güzel gözlerine çekildi” demişti.