Yakarı ve Duaların Kökeni

İnsanın; yağmura, fırtınaya, göktekli yıldızlara, güneşe, aya, suya, doğadaki güçlere yakarıları kendi için kendi durumunu düzeltmek için yapılırdı. Daha en başından beri toprak ve gökyüzünü temel alan bu iki güç yani gökyüzü ve yeryüzü her şeye damgasını vuruyordu.

İnsan başlangıçta toplumsal bir varlık olarak doğa – insan ilişkileri içerisinde saldırılarla karşılaşmıştı. Kuşatılmışlığını anladığında, kendine yönelen şiddeti ötelemek istedi. Sorunlar karşısında çaresiz kalınca, bir takım sözleri alt alta, yan yana getirerek, kendine yönelen kötülükleri uzaklaştırsın diye yakarılar geliştirdi. Zamanla bu yakarı lar süslü sözlere dönüştürüldü. Bu sözler duanın başlangıcını doğurdu.

Dua, tanrılara ulaşmanın ve tapınımın bir aracı oldu. İnsanların tanrılardan istek ve dileklerine dönüştürüldü. İhmal ile günahlarını ya da öfkelendirdiği, kızdırdığı ilahlardan kendisine gelebilecek şiddetide yatıştırma arzusuna döndü. Dua, ilk defa doğasal güçlerden insana gelen kötülükleri uzaklaştırma isteğiyle başlamıştı.

Fotoğraf: Sivil Sayfalar

Bunların örneklerini Babil ve Hititçe çevirisi yapılmış metinlerdeki methiyelerden görmekteyiz: “Duaların işleyiş şekli ilahi bir mahkeme duruşmasına benzetilmiştir. Kendisini savunan kişi, kıral, savcı ve yargıç ise tanrının kendisidir. Hititler tanrılarla olan ilişkilerini tıpkı insanlar arasında olduğu gibi hukuki düzeyde ve hukuki terimler kullanılarak tesir etmişlerdi. Dualarını yaparkende sanki bir savunma avukatı gibi dile getirdikleri konuları belirli bir mantık ve hukuki kavramlar çerçevesinde gerekçeler göstererek formüle etmişler.”(1)

Hakikaten dua anlamına gelen fosil sözcüklerden bakıldığında: bunlardan birinin qu olduğunu ve anlamının ne olduğunu Hitit metinlerinde görebiliyoruz. Örneğin; “arkuwar Latince argumantum, münakaşe etme, tartışma, münazara, kanıt, delil toplama, yargı tarzı anlamına gelir. Burada duayı yapan kişi, niçin tanrının huzuruna çıktığını, derdinin ne olduğunu tüm gerekçeleriyle birlikte sunmak, yargıyı ikna etmek zorundadır.” (2) İkna olan kişi sonunda “öyle olsun” anlamda söze tastik veriyordu.

Dua; “tanrılara ulaşmanın ve tapınmanın bir aracı olarak, insanların tanrılarla istek ve dileklerini ulaştırmada veya ihmal ve günahlarıyla kızdırılmış olanlarını yatıştırmada en yoğun olarak kullanılan araçlardan biridir.” (3)

İnsan, doğa güçlerini, doğa olaylarını açıklayamadığı ve onların karşısında kaldığı zaman; korku, panik ve zayıflık durumundan beslenmişti. Olaylar karşısında sığınmak, şefkat kazanmak ve şiddetin yönelimini geçiştirmek için bir yakarı, bir dua başlatmıştı. “İnsan ile var olduğuna inanılan doğa güçleri arasındaki ilişki, inanç, ayin, kült ve davranışların tümü” (4) ile duanın bir ilişkisi vardı.

İnsanda dua, bir manevi güçle, arasındaki bir iletişime dönüşmüştür. Duayı ibadetlerden ayrı tutan, biçimsellikten uzak tanrıyla iletişim kurmaya girme biçimidir. İnsanı sıkıntıdan kurtarmak, sağlığa, iyiliğe, güzelliğe, huzura, bolluk berekete ulaştırmak anlamında ibadet ve yakarılara dönüşmüştür.

Anadolu’da Hitit inançlarında da dualar; en basit haliyle tarım ve hayvancılık toplumunda (tarımcılık – çobancılık) toplulukla, ürünlerin bolluğuna ulaşmak, gereksinimleri rahatlıkla kazanmak, elde etmek, nesnelere kolay kavuşmak, ulaşmak adına duaya başvurmuş insan. “Dua ve yakarış aracılığıyla tanrılardan istenen nesnelerin en başında hububat bolluğu, çalışarak üretmek, savaşmak için gerekli insan gücünün bolca üremesi yer alır.” (5)

Hititlerdeki ayinlerde de bu durumu kolaylıkla görebilmekteyiz. Hatti ülkesinde kutlanan bayramlar her defasında zahire depolarının doldurulduğu sonbaharda ve ekim yapmak için ilkbaharda ayinselliklerle bu durum adına kutlamalar, yakarılar, dualar düzenlenirdi.

İnsanın; yağmura, fırtınaya, göktekli yıldızlara, güneşe, aya, suya, doğadaki güçlere yakarıları kendi için kendi durumunu düzeltmek için yapılırdı. Daha en başından beri toprak ve gökyüzünü temel alan bu iki güç yani gökyüzü ve yeryüzü her şeye damgasını vuruyordu.

***

Kaynaklar ve Dipnotlar:

*Alevilikte Ocaklar Gerçeği, 4 Kapı 40 Makam Öğretisi, SALTIK,Turabi, Sancı/ Babek Yay., İst.

*1-2-3-4-5 dipnotlarının kaynağı; Eski Anadolu ve Hitit Dinleri, ÜNAL, Ahmet. Aktüel Arkeoloji Der. Ocak- Şubat 2013 İst.