12 Mart ve 12 Eylül’de, sol-sosyalist örgütler içerisinde örgütlenmiş Alevi kimlikliler 80 sonrası, 90’larda politik iltica yoluyla Avrupa’ya dağıldılar.
Daha 1962’lerde Avrupa’ya işçi olarak giden Alevilerin de bir örgütlülüğü vardı. Böylelikle Türkiye ve Avrupa’daki Alevi örgütlülüğünü geliştiren kimlikler sosyalist örgütler geleneğinden gelenler oldular.
Sol-sosyalist örgütlülük anlayışı – alışkanlıkları, sendika-dernek- emek örgütlülüğü yöntemleriyle Alevi örgütlülüğü gerçekleştirdiler.
Yurt içi-yurt dışı Alevi örgütlülükleri, Ocak-Dergâh-Pir-talip örgütlülüğü üzerinden değil, normal dernek, giderek federasyon, konfederasyon örgütlülüğüyle Aleviliği sürdürdüler. Otuz yılda hem Avrupa’da hem de Türkiye’de önemli işlevler gördüler.
Gelinen aşamada özellikle Avrupa’da; Alevilik dersleri, hak eşitliği anlaşmalarıyla Avrupa, Aleviliği resmi olarak tanıdı. Bu tanınmışlık; tüm inançlara tanınmış olan anayasal haklar Aleviler içinde geçerli oldu.
Buna rağmen Avrupa Alevi örgütlülüğü Türkiye’de ki siyasal-politik perspektif üzerinden yürümek gerçeğiyle karşı karşıyaydı.
Bugün 30 yılın ardından Avrupa’da doğmuş, yaşamış, yetişmiş kimlikler Alevi örgütlülüğü içerisindeler. Bu kazanımlar iyi değerlendirilmelidir.
Ancak Avrupa’da doğmuş, yetişmiş Alevi genç kadroları Türkiye gerçeğini daha az tanımaktadırlar. Onların Alevi sorununu ele alışları daha farklıdır.
Bugün Alevi örgütleri, Cemevlerinde, cem bağlamak, lokma, niyaz gibi ritüelleri belli bir standarta oturttular. Ama hala Alevilik dersleri yeterince ilgi görmüyor. Alevi örgütleri bu durumu aşacak bir perspektif sunamadılar.
Otuz yılın ardından gelinen noktada bugün Alevi örgütleri bir durgunluk, tıkanıklık yaşamaktadırlar. Bunun nedeni: Alevi örgütleri günümüze kadar sendikal ve demokratik dernek anlayışıyla örgütlenerek geldiler. Aleviliğin ne olduğunu, Alevilerin sorunlarının neler olduğu; Alevilik Öğretisiyle – Alevilerin sorunları 30 yıldır birbirine karıştırıldı.
Aleviliğin inanç, Ocak, Dergâh, Pir, talip örgütlülüğüyle, öğretisi; dernek, vakıf, federasyon, konfederasyon sorunları ayrı tutulmadı. Aleviliğin ve Alevilerin sorunlarının ayrı olduğu gerçeği bugün bile hala birbirine karıştırılmaktadır. Bu gerçek kavranılmadan Alevilik Öğretisi, örgütlülüğün yanında sönük kalıyor… Bu da Alevi örgütlülüğünü tıkıyor.
Alevi örgütlülüğü şimdilerde; siyasal rejimin ve sistemin Alevi oluşumların dışarıdan el atmalarıyla karşı karşıyadırlar. Alevileri ve Aleviliği Sünni İslam’ın içine çekmeleri, Diyanet ve çevrelerinin asimilasyoncu politikaları, ‘Gri pasaportlu Dedeler,’ eliyle de yürüttükleri politikalarla yüz yüzedirler.