Alevilerde Kerbela ve Muharrem Orucu – 1

Ey insanlık o bela çölünde katledildin.

İslamiyetin önderi Muhammed’in ölümünden sonra, yerine kimin geçeceği tartışmaları yaşandı. Ebubekir, Ömer, Osman, Ali sırasıyla halifelik yaptılar. Osman öldürülünce Ali başa geçmişti. Toplum Ali ve Muaviye önderliğinde ikiye bölündü. Milican tarafından bir suikastle Ali, haricilerce öldürüldü. Muaviye başa gecti. Kendinden sonra yerine oĝlu Yezid’in geçmesini istiyordu, halkı baskıyla ona biat etmeye zorladı. Yezid başa geçince ilk iş olarak Medine Valisine mektup göndererek Hz.Huseyin’e değil, kendisine itaat etmesini istedi. Buna uymayanın öldürüleceğini söyledi. O sıra Hz. Hüseyin Küfelilerden kendisine bağlılıklarını sunan mektuplar alıyordu. Halife olduğunu ilan ederse, Hüseyin’i destekleyeceklerdi. Hüseyin, Küfe’ye doğru yola çıktı. Beraberindekilerle Kerbela da, Muaviye’nin oğlu Yezid’in ordusu tarafindan bastırıldı. Hz. Hüseyin ve Ehl-i Beyit Kerbala da katledildiler. Bu katliam Alevilerce her yıl matemle anılır. Yas ve oruç tutulur.

Muharrem orucu yas orucudur. Hüseyin’in Kerbela da şehit olması anısına su içilmez, can incitilmez, eylence ve düğünler yapılmaz. Muharrem oruçlarında akşamları Kerbela olayları anlatılır, kitaplar okunur. Matem, Hüseyin ve Ehl-i Beytin uğradığı zalimliklere karşı duyulan bir vefa borcudur. Alevilerde / Kızılbaşlarda oruç, beden orucudur, gözün orucudur. Dilin orucudur. Yalandan men olmanın orucudur. Nefsin orucudur.

Alevilerde oruç, aç kalmak değildir.

Alevilerde oruç dilin orucudur. Yani yalandan-alevera-dalaveradan uzak durmaktır. Dil, insandır. Dil sözdür. Söz kılıçtır. Sözüne ve diline sahip ol. Dil, canlı bir organizmadır. Dil, aynı zamanda anlaşma aracıdır. Dil, bir üretimdir. Dil ağızdır. Ağızda Hakk oturur. Ağız Hakk’ı besler. Dilinle kötü şeyler sarf etme. Dilin orucu ol. Yalan söyleme, dedikodu yapma, koğ etme. Dil yürektir, yürekte, kalpte Hakk oturur. Gönül çırası, yürekte yakılır. Yürekte, dilde, yalan-dalavereden-alaveredan arınmaktır. Dilde yalan-dedi-kodu, karalama yapılmaz. Dili kirli olan, marifetten uzaklaşır. Dil, yalandan, haramdan uzak durarak kazancını, doğru düzgün Hakk ederek kazanmaktır. Yalandan-dolandan, alavereden arınmaktır. Arınmak kötülüklerden arınmayı gerektirir.

Alevilerde oruç, gözün orucudur. Gözünle görmediĝini söyleme, kötü şeyler görme, kötü şeyler söyleme. Yalan söyleme, yalan görme. Göz, Hakk’tan, adaletten, iyilikten başka, kötü şeyleri, kötülükleri görmemenin orucudur.

Alevilerde oruç, kulağın orucudur. Yasaklanmış şeyleri, kötülükleri, istememenin orucudur. Iyilikleri güzellikleri duymanın, işitmenin orucudur.

Alevilerde oruç, nefsin orucudur. Nefsini yenmiş, çıkarı için yaşamayanlar, içindeki kötü nefsine karşı savaş açarlar. Onunla savaşırlar. Zahiri olarak kötülüklere karşı olan bir savaştır. Direnmektir. Iyilikleri yakalamaktır. Iyiliğe ulaşmaya giden yoldur. Insanın içindeki nefsidir. Nefsi kutsiyedir. Yani, ermişlerin, erenlerin nefsidir. Insanın içindekki kötülükleriyle, nefisle savaşıdır. Dünya malına tamah etmemenin, nefsine sahip.olmanın orucudur. Dünya malına nefis etmemektir. Mal sevgisinin olduğu yerde bütün sevgiler biter. Nefis, iflas eder. Mal, malı çoğaltır, mal, malı büyütür. Sonunda mal, sahibini mallaştırır, nefis iflas eder.

Alevilerde oruç, sırrın orucudur. “Ara bulla” sırra erişmektir. Aramak, bulmak kozmik evrenin sırlarını öğrenmek, kendini bilmek, sırrı hakikate ulaşmaktır. Evrenin sırlarını aramak bulmak! İnsanın gerçeĝini, gerçekte görmek… Hakk ademde, âdem Hakk’ta anlayışına, ‘Ara bulla’ bilgiyle, üstün iradeye ulaşmak. Cahilliğin orucu olmak, bilginin toku! Arıyı-duruyu, pakı bulmak, bilmektir.

Alevilerde oruç elin orucudur. El, işi, iş araç yapmayı, araç yapma tutmayı, tutma eylemi insanı, insan kılmıştır. Eline sahip ol, elin orucunu tut. Elinle koymadığını alma, elinle vurma, kırma, hile yapma, elinle çalma, elini suç aleti yapma.

Aleviler/ Kızılbaşlar orucu bu manda bedenin, nefsin orucu olarak tutarlar. Muharremde et yenezler. Kan akıtmazlar. Can yakmazlar. Can incitmezler. Su içmezler, su içmemekle Kerbela da, Hz. Hüseyin ve Ehl-i Beyit’in çektikleri acı ve zulmü, kalplerde, yüreklerde hissetmektir. Zalimden yana değil, mazlumdan yana olmanın değeri ve faziletini bilmektir. Ahlaklı yaşayıp, kul hakkı yemeden, onurlu yaşamanın erdem olduğunu bilmektir.