Ermeniler, tedavi yöntemlerinde Dersim’de bulunan suların mucizevi etkisi olduğunu, hastalıklara iyi geldiğini belirtmişlerdir. Bu mekanları şu şekilde aktarmışlardır:
Dersim’liler suyla tedavi yönteminin (içerek veya yıkanarak) bilimsel temellerinden muhtemelen haberdar değildi. Soğuk veya sıcak banyo tedavisinin (balneoterapi, kaplıca) bedensel ağrılara etkisini birkaç şekilde açıklamak mümkündür: Kan dolaşımı ve kalp-damar atışı stimülasyonu, belli hormonların üretiminde yaşanan değişim, terleme veya idrar üretimi yoluyla toksinlerin vücuttan dışarı atılması. Sıcak/soğuk hissi vasıtası ile oluşan hassasiyet nedeniyle asıl ağrının “unutulması” da söz konusudur. Bu his kaybı karşı tahriş edici ilaç kuramına dayanmaktadır ve kısmen, halihazırda piyasada satılan ağrı dindirici merhemlerin etki mekanizmasını açıklamaktadır.
Dersim’deki maden sularının bileşimi (kısmen volkanik) makro veya oligo kimyasal elementler bakımından zengindir. Maden tuzlarının canlı varlıklara ciltten emilim (yıkanma), içme veya havadaki damlacıkları soluma yoluyla nüfuz ettiklerini biliyoruz.
Yirminci yüzyılın başlarında yaşayan Dersim’li, bizimle aynı devirde yaşayanlardan bazıları gibi kutsal mekân (manastırlar, sular, taşlar) ziyaretleri vasıtası ile bazı hastalıkların tedavi edilebileceğine inanıyordu. Peki Dersim’lilerin şifa bulmak için ziyaret ettikleri mekânlar hangileriydi?
Bağın Kaplıcası
Baghin Dağı’nın (volkanik) demir ve kükürt açısından zengin kaplıca gölü. Eklem ağrılarından muzdarip olanlar burada tedavi olurlar. Kükürt eklemlerin, eklem bağlarının ve tendonların kıkırdaklı yapısına iyi gelir.
Perri’deki Noroyents Kaynağı
“Titreme”den muzdarip kişilere derman olur. Yıl boyu yaşayacakları “titreme”den kurtulmak için, bazıları uzak bölgelerden gelen çocuklar ve ergenler yılbaşı gecesi bu kaynakta yıkanırlardı. Bunun sonucunda, “titreme”yi kaynağın yanı başında biten beyaz yapraklı kuş üvezi dallarına hastanın elbiselerinden koparılmış parçacıklar yardımıyla “bağlayarak, o yerde bırakırlardı. Bu tür çok sayıda “kutsal ziyaret mekânı-hastane”lerin yakınında, benzeri güzel kutsal ağaçlara rastlanabilirdi.
“Titreme” sıtmanın belirtilerinden biridir. Bunu yayan Dersim’in bazı bataklık bölgelerinde (Perri gibi) çoğalan sivrisineklerdir. İnsanların akyuvarlarına dişi sivrisineklerinin ısırıkları sonucu sıtmaya yol açan tek hücreli parazitler bulaşır. Bu tek hücreli parazitler vücut içinde, biyolojik döngülerini tamamlayarak çoğalırlar; söz konusu biyolojik döngünün aşamalarına göre hasta yüksek ateş, baş/vücut ağrıları, aşırı terleme, sayıklama ve şiddetli titreme gibi çeşitli krizler geçirir.
Titreme bir direnç tepkisidir. Titreme sonucunda kaslar aşırı gerilir ve vücudun sıcaklığı artar. Ancak uzun süreli titreme kas liflerinde küçük yaralar oluşmasına yol açar ve bu nedenle ağrıya neden olur. Buna karşın, soğuk su banyosu kasları dindirir ve bunun yanı sıra lenf dolaşımını stimüle ederek hastanın direncini artırabilir. Yerevanyan’ın aktardıklarına göre, yüksek ateşi düşürmek için hastayı çok sayıda örtü altında terletirler ve alnına rakıya batırılmış bezler koyarlar. Yerevanyan ayrıca, ateşi düşürmek için solfato (sulfonamidin bir çeşidi) kullanıldığını yazmaktadır. Bu bize biraz garip geldi, zira ilk sulfonamidler 1932-35 yıllarında bulunmuştu.
Su Perisi Soğuk Su Kaynağı
Dersim’in Akrag Köyü’ndeki manastırın yakınlarında (Khozat bölgesi) bulunmaktadır. Kulak tıkanması ve kulak ağrıları için kulağın içine bu kaynağın suyundan damlatırlar. Birey yakınlardaki okunmuş taşın üstüne yanan bir mum da diker.
Khosduk Kaynağı
Karın ağrısından muzdarip çocukları Pazaron’daki Khosduk Kaynağı’na (Çarsancak bölgesi) götürürler, oradaki suda yıkarlar ve çocuklara aynı kaynağın suyunu içirirler. Büyükler söz konusu ise, bu ağrıyı çekenlere evde bakarlar. Yerevanyan büyüklere rakı içirdiklerini ve şayet ağrılar devam ederse ağrıyan yere ısıtılmış taş koyduklarını yazmaktadır.