Ülkemizde Aleviler, 1950-60’lardan itibaren kentlerle tanıştılar. Köy kökenli-kır kökenli olan Aleviler, kente gelmeden önce köyünde-tarlasında ürününü-ekinini kaldırıp, iktisadi olarak hayatını sürdürürken, Pir-talip ilişkisi içerisinde Aleviliğini yaşıyordu.
Kentlere göçlerle gelen Aleviler sorunlarla karşılaştılar. Kentte, köydeki gibi Aleviliğini yaşayamadılar. Kentler Aleviler için tuzaklarla doluydu.
Alevi, kentte cem bağlayamıyordu. Pir-talip ilişkisini sürdüremiyordu. Köyünde, cemlerde görgüsü görülen, yol’u erkanını sürdüren Alevi, kentte kendini gizlemek zorunda kaldı.
Kentlerin zorlukları, Alevilerin örgütlenmelerini doğurdu.
Aleviler böylece dernekler, vakıflar oluşturdu, cemevleri kurdular. Giderek federasyonlaştılar. Ama bu defa da devletin siyasal baskılarıyla karşılaştılar. Sistem, Alevileri ve kurumlarını tanımadı. Bin türlü zorluk çıkardı.
Dernekleşen, federasyonlaşan, vakıflaşan Alevileri, Alevi öğretisi ve felsefesi örgütlü yapıları onları politikleştirdi.
Bu defada devlet, kendine bağlı bir Aleviliği onlara dayattı. “Biz de Ali’yi seviyoruz, bizde Aleviyiz”, “cemevleri ibadet hane değildir”, “İslamın bir tek ibadethanesi var oda camilerdir” “sapkın yolu bırak” “bana beze”, “camiye gel, namaz kıl”, “ramazan orucu tut” gibi daha onlarca politik ve siyasi baskılarla, İslamist-Kemalist iktidarlar Aleviliğe karşıydı.
Devlet’in, sistemin, Alevi örgütlenmelerini tanımaması karşısında, Alevileri, bu sorunu nasıl aşarız arayışlarına itmişti.
Alevilere yönelik saldırılar durmuyor devamlı artıyordu. İlk defa 90’lara gelindiğinde İstanbul Gazi Mahallesinde, Sivas Madımak’ta Aleviler katliamlarla karşılaştılar.
Daha 12 Mart’da, 12 Eylül’de; Maraş’da, Çorum’ da, Sivas’ta, Malatya’da Aleviler katledilmişlerdi. Esasen Alevi katliamları, kırımları daha Cumhuriyetle ve onun tekçi, inkarcı Kemalist kadrolarınca Koçgiri’de, Dersim’de başlamıştı. Alevilik resmi olarak tanınmamıştı. Dergâhları kapatılmıştı. Osmanlı’dan cumhuriyete Alevilerin 600’den fazla Dergâhları vardı, tümü kapatıldı, mal varlıklarına, el yazması kitaplarına el konuldu, çoğu Diyanet ve çevrelerince imha edildi.
Aleviliğin kendi öğretisi, felsefesi-yol’u, cemleri, Ocakaları, Dergâhları baskı altına alındı.
Siyasal iktidar tarafından Alevilere yönelik, İslam içi-İslam dışı tartışmaları, cemevleri ibadethane değildir gibi bakışlar Aleviler içerisinde bir kırılma -ayrışma- asimilasyon tuzakları başlatmıştı.
Buna rağmen Aleviler mevcut örgütlü yapılarıyla tabanlarını sahiplendiler.