ÇEDES Uygulaması Dersim’de Protesto Edildi

Eğitim Sen’in çağrısıyla bir araya gelen çeşitli sivil toplum kuruluşları, okullara “Manevi Danışmanlık” (ÇEDES) adı altında din görevlisi atanmasını protesto etti.

Eğitim Sen’in çağrısıyla bir araya gelen çeşitli sivil toplum kuruluşları, okullara “Manevi Danışmanlık” (ÇEDES) adı altında din görevlisi atanmasını protesto etti.

Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik Ve Spor Bakanlığı’nın ortak yürüttüğü ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi işbirliği Protokolü’ (ÇEDES) 2023 itibariyle tüm okullarda başlatıldı. Okullarda değerler eğitimi vermek amacıyla hayata geçirilen ve din görevlileri ile müftülerin belirleyeceği lise ve üniversitelilerin ‘rehber öğrenciler’ olarak yer alacağı projenin bugüne kadar diğer vakıflarla imzalanan protokollerden farkı ise süresinin olmaması.

ÇEDES uygulamasına karşı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Dersim Şubesi basın açıklaması gerçekleştirdi. Seyit Rıza Meydanı’nda yapılan açıklamaya sendika üyelerinin yanı sıra siyasi parti ve kurum temsilcileri, veliler ve çok sayıda kişi katıldı.

“Laik yaşam tarzını hedef alan uygulamalar her geçen gün artmaktadır.”

Açıklamayı okuyan Eğitim Sen Şube Başkanı Hüseyin Kasun, “Eğitim sisteminin ve toplumsal yaşamın bütün alanlarını dini kural ve değerler doğrultusunda yeniden biçimlendirmek isteyen siyasi iktidar ve Millî Eğitim Bakanlığı, laik eğitim ve laik yaşama açıkça meydan okuyan adımlar atmayı sürdürmektedir. Bugüne kadar eğitim alanında Millî Eğitim Bakanlığı ile başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere, dini vakıf ve dernekler arasında çok sayıda iş birliği protokolü imzalanmış, okullar dini dernek ve cemaatlerin temel faaliyet alanları halinde getirilmiştir. Geçtiğimiz yıllar içinde eğitimi dinselleştirme süreci adım adım ilerlerken, doğrudan laik eğitimi ve laik yaşam tarzını hedef alan uygulamalar her geçen gün artmaktadır” ifadelerini kullandı.

Dini ve manevi değerleri merkeze alan ÇEDES Projesi, laik-bilimsel eğitim anlayışına ve pedagoji bilimine aykırı bir içerikte hazırlandığını belirten Kasun, “ÇEDES ile vaiz, imam hatip ve Kur’an kursu öğreticilerinin, İlahiyat Fakültesi mezunlarının eğitim kurumu olan okullarda ‘manevi danışman’ olarak görev yapmalarının önü açılmış, başta İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere, çeşitli illerde görevlendirmeler yapılmıştır. Manevi danışmanlarla öğrencilerin okul dışında Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı kamplarında buluşmaları, okullardaki koordinatör öğretmen ve Gülen cemaatinin ‘abla ve ağabeyleri’ gibi koordinatör öğrencilerle dini telkinler yapan ‘değerleri eğitimi’ çalışmalarına katılmaları hedeflenmektedir. ÇEDES projesi üzerinden öğrencilerin dinci tarikat ve cemaatlerin kucağına itilmesine seyirci kalmamız mümkün değildir” dedi.

“Farklı İnançtan Öğrencilere Yönelik Açık Bir Dayatmadır”

Hiçbir toplumun birbirinin aynı ve tamamen aynı düşünen, aynı inancı paylaşan, aynı ‘manevi değerleri’ benimsemiş insanlardan oluşmadığının altını çizen Kasun, “Laiklik anlayışı gereği farklı, inanç, düşünce ve değerler karşısında tarafsız olması gereken bir devletin, sadece bir dinin ve mezhebin öğretilerini, sadece belli bir inancın benimsediği manevi değerleri tüm okullarda ‘tek doğru’ olarak öğretmeye çalışması farklı inançtan öğrencilere yönelik açık bir dayatmadır. Değişik din, mezhep, inanç ve dünya görüşünden insanların gerçek anlamda ‘eşit yurttaş’  olarak kabul edilmesi, devletin bütün inançlara eşit mesafede ve tarafsız yaklaşmasına, günlük yaşamın her alanında okulda, üniversitede, işyerinde, sokakta, farklı kimlik, inanç ve dünya görüşleri arasında ayırım yapılmamasına bağlıdır. ÇEDES projesi bu yönüyle hem laikliğe hem de laik eğitim anlayışına temelden aykırıdır.” dedi.

“Laik Eğitim, Laik Yaşam ve Eşit Yurttaşlık”

Laik olmayan bir eğitim sisteminin demokratik ve bilimsel olmasını beklemediklerini, demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesine hizmet etmesi gerektiğini, bireylerin inançlarını hiçbir baskı altında kalmadan gerçek anlamda özgürce yaşaması gerektiğine değinen Kasun, “Gerçek demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin genişlemesinin tek yolu ‘Laik Eğitim, Laik Yaşam ve Eşit Yurttaşlık’ mücadelesini güçlendirmekten geçmektedir.

Çocuklarımızın ve öğrencilerimizin siyasi iktidarın kendi siyasal-ideolojik hedeflerine ulaşmak için hayata geçirilen ÇEDES ve benzeri projelerin parçası haline getirilmesini istemiyoruz. Bu konuda eğitim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizin, velilerimizin ve demokratik kamuoyunun ortak ve güçlü bir tutum alması önemlidir.

Okullarımızın dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için bütün eğitim ve bilim emekçilerini, öğrenci ve velilerimizi birlikte mücadeleye davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Gazete Perperik