Aspasya, daha ilk çağdan başlayarak ilk kadın bilgelerden biriydi. M.Ö. 470’lerde yaşamıştı. Ege’de Milet kentinde Xanthippus adında demokrat ve ünlü bir babanın, aristokrat bir ailenin kızı olarak yaşamıştı. Pers-Yunan savaşları sırasında Batı’ya giden pek çok filozoflar gibi Aspasya’da Atina’yı yurt tutmuştu.
Aspasya, Atina’ya gittiği zaman Antik Yunan’da kadınların hiç bir değeri yoktu. Taciz ve saldırılarla aşağılanıyorladı. Atina’da o dönem kadınlar; evli kadınlar ve fahişe kadınlar olarak iki sınıf olarak görülüyorlardı. Aspasya, aldığı eğitimle sesi ve konuşmalarıyla, bilgisiyle tanınan, bilinen bir bilge kadın oldu.
Aspasya, küçük ayaklı, kumral ve çok güzel bir kadının olarak biliniyordu. O dönemler Atina’da yabancılarla evlilik yasaklanmıştı. Bunun kurmacısı ise o dönemin felsefecilerinden olan Perikles’ti. Aspasya, Atina’ya geldiğinde yabancı olduğu anlaşılınca evlenmesine izin verilmemişti.
Bunun üzerine Aspasya, Atina’da evini okula çevirdi. “Felsefe ve Güzel konuşma Okulu” açtı. Aspasya’nın evi, Atina sanatçılarının, bilim insanlarının, politikacıların en güzel mekanlarından biri oldu. Evinde toplantılar yapıyordu. Bu toplantılara o dönemler; “Salon Toplantıları” deniliyordu. Bu tabir Aspasya’nın evinin salonunda yaptığı toplantılarla ortaya çıkmıştı. “Salon Toplantı”larına erkekler de katılıyor, dersler alıyorlardı.
Anaksagoros, Anaksamandes, Perikles, Sofokles, Sokrates gibi pek çok filozof Aspasya’nın evinde “Salon Toplantı”larına katılıyor, tartışmalar yapıyorlardı.
Kadınlara yönelik tacizlerde Aspasya, Atina başyargıcı tarafından korunuyordu. Bu toplantılarda filozof Perikles, Aspasya’ya aşık olur. Evli olan Perikles, karısından ayrılır, Aspasya’nın evine taşınır, onunla evlenir.
Atina demokrasi üzerine söylevler veren Perikles, yabancılarla evliliği yasaklayanların başındayken, kendi koyduğu, uyulmasını istediği “yabancılarla evlenme” yasağını, Perikles kendisi bozmuştu. Yabancıyla evlenen yine Perikles olmuştu.
Yunanların Peleponessos Savaşları başlayınca, Perikles savaşlarda ölen askerlerle ilgili ateşli söylevler verir. Ancak bu söylevlerin metinlerinde yazılanların sonradan Aspasya’ya ait olduğu kabul edilmiştir. Bunları ilk dile getiren Sokrates olmuştur. Aspasya konuşma santı ve felsefe konusunda Atina’da en ileri bilgilere sahip kadın filozoflardandır.
Atinalılar, Aspasya’yı hiç sevmezler. Ancak Aspasya’nın kadın bilgin olarak yerini de tartışmazlar. Aspasya, sırf kadın olduğu için Atina’da hep taciz edilmiş, aşağılanmış, hakaretlere uğramıştır. Aspasya, taciz edilen ilk bilge kadınlardandır.
Aspasya, o dönem Atina’da taciz edilen kadınları, klasik dönem fahişelerini gözetmiş, onların eğitim almalarını sağlamış, okulunda bu kadınları eğitmiştir. Atina’da ikinci sınıf görülen bu kadınlara hetare (fahişe) deniliyordu. Atinalılar Aspasya’yı da hetare (fahişe) olarak görüyorlardı.
O zamanlar fahişe görülen, taciz edilen kadınlar için Aspasya bir reform dönemi başlatmıştı. Aspasya’dan yüzyıllarca sonra Aspasya için: “bağımsızlığı, kendine güveni ve önyargılardan uzak yaşaması nedeniyle hakarete uğrayan, alay edilen ve taciz edilen kadınların ilkidir” denilmiştir.
Aspasya Atina felsefesine aydınlanmacı bir ruh kazandırmıştır. Atina’da: “en önemli felsefeci” unvanını kazanmıştır. Sokrates, Sofistlerin mirasının Aspasya’ya emanet edilmesini savunmuştur ve Aspasya ile ilgili felsefi tartışmaları hep o yapmıştır. Kendisinden sonra “Sokratik yöntem” olarak bilinen yöntemin Aspasya’ya ait olduğu kabul edilmiştir.
Aspasya’nın kocası Perikles, M.Ö. 429’da öldüğünde Aspaya sırf kadın olduğu için Atina’da daha çok aşağılanmıştır. Aspasya ile Perikles’ten olma oğlu Atina’da üst düzey bir general olduğu halde annesine yönelik tacizleri engelleyememiştir. Aspasya’nın oğlu katıldığı savaşlarda ölen askerlerin cenazelerini gömmediği için da Atina’da idam edilmiştir.