Aleviler için cumhuriyetin, Osmanlı’da olduğu gibi resmi bir dini vardır. Resmi mezhepten olmamak Aleviler için adeta suçtu, ayıptı. Köyünde gizli biçimde Aleviliğini yaşayan Alevi, bu kez şehirde kendini gizleyerek Aleviliğini evinde yaşıyordu. Şeriatçı kafalar; “sen de bize benze, sapık yolu bırak” diyorlardı. Köyde kalan Alevi’yi ise kendi haline bırakmıyor zorla köyüne cami yaptırıyor onu: “yola getirmek istiyor” ramazanda oruç tutmaya zorluyor, Alevileri, Sünnileştirmeye çalışıyordu.
12 Eylül 1980’e gelindiğinde ise, Aleviler Sivas’ta, Çorum’da, Maraş’ta katliamlarla karşılaştılar. 12 Eylül Askeri darbesini sağ – sol çatışması gibi göstererek, Alevi/Kızılbaş katliamlarını geçiştirenler fena halde aldanıyorlar.
Kenan Evren, tıpkı Osmanlı da olduğu gibi Alevi köylerine cami yaptırdı? Kızılbaş/Alevileri Sünnileştirme çabasına girdi.
Osmanlı’da; Kenan Evren gibi zamanından 700 yıllık tarihi bir yerleşim alanı olan Abdal Musa Ocağının bulunduğu köye cami yapmıştı. II. Mahmut, Hacı Bektaşi Veli “Pir evini ıslah”etmek için, postnişinliğe Nakşibendî şeyhi Mehmet Sait Efendiyi atamış, 1834’de Hacı Bektaşi Dergâhına cami yaptırmıştı. Yine Kırıkkale – Keskin’de – Hasan Dede kasabasında Hasan Dede Dergâhı’na da cami yaptırılmıştı. Bütün bunlar Alevileri Sünnileştirme çabalarıydı.
Yine II. Mahmut, yeniçeri kıyımı yapmış, İstanbul, Trakya ve Balkanlar da, Tiran’da pek çok yerlerdeki Alevi/Bektaşi Dergâhlarını yakmış, yıkmıştı. Üsküdar’da Kıncı Baba, Tophane’de Ahmet Efendi ve Salih Efendi gibi pek çok Alevi/Bektaşi Dedesini asmıştı. Ayrıca Alevi/Kızılbaş Dergâhları’nın binlerce cilt kitapları, kütüphaneleri yakılmıştı.
Yavuz’da 46 bin Alevi’yi katletmiş, zamanın Kocgiri’sinde sağ kalanları Kıbrıs’a sürmüş, zamanın Dersim önderlerinden Pir Rüstem Saltık’ı Dersim Pertek’te idam etmişti. Pertek te halka, “tekbir getirterek” pek çok aileyi ozamalar Sünnileştirmşti. Aynısını Kemah’ta Barasorlulara yaptırarak Sünnilestirmişti. Dersim Mercan’da da Kepir (Tekir) Yaylasında 6 bin Alevi/Kızılbaşı kılıçtan geçirmiş, sağ kalan Pirler, Dedeler, talipler çeşitli diyarlara sürgün edilmişlerdi.
Ve 2 Temmuz 1993 Madımak,
ey insanlığın büyük okulu…
biriken bilimin, sanatın,
on üç saat yakılarak katledilen insanlara; seyirci kalan devletin ve zamanın durduğu an…
katil sürülerinin alkış tuttuğu
vecd hali…
ey insanlık, ey ateş…
çığlığınız çığlığımız olsun…
ey kara gericilik ve bağnazlık,
sessizlik ve acı…
ocağın batsın!
2 Temmuz 1993’te Sivas’ta Madımak Otelinde ateşte yakılanların, Gazi Mahallesi’nde katledilenlerin hesabı sorulmadı. Gerçek failleri bulunmadı. Sorumluları cezalandırılmadı. Dün ve bugün Alevilere/Kızılbaşlara yönelik yapılanların hemen tümünün üstü örtüldü, gerçek failleri yargılanmadı, yapılanlar açık bir şiddet ve katliam uygulaması olarak kaldı.