Alevi İnancında Hakikat

Alevilikte/Kızılbaşlık da bir talibin ulaştığı en üstün aşama Hakikat Kapısıdır. alevi

Hakk bu kapıda kendini bu aşamaya ulaşmış olanla birleştirmiştir. Bu kapıda; “gerçeği gerçekle izlemek” vardır. ‘Hakk yol’unda buluşmuş olan talibin “gerçeği gerçekle gördüğü” kişi kendisinden başkası değildir. Hakk kendi suretindedir. Onun için: Hakk Ademde, Adem Haktadır denilmiştir.

Alevilikte /Kızılbaşlık da Hakikat Kapısının evrensel simgesi topraktır. Toprak aynı zamanda yer altındaki iyiliklerin, güzelliklerin, kötülüklerin temsilcisi; bereketin, bolluğun, tarlaların, ürünlerin, tohumun, doğumun, ölümün, İlahi ve beşeri aşkın kontrolü, onun simgesi, onun sevgisidir, güneşe doğru yükselen, altın yüklü bir buğday başağıdır onu donatan, kök ve gövdesiyle koca çınara arı, duru su olan, can veren. Topraktır can suyu ile yol’da zümrüt yeşili filizlendiren.

Toprak; Alevilerin/Kızılbaşların inanç, ibadet şekillerinin kontrolünü sağlamıştır. Toprak, Hakikat Kapısında insana çok yönlü işlevleri, sevgiyi yaşatan, alçak gönüllü olmayı, sevmeyi, hoş görüyü, güveni veren, sırrı hakikat içinde toprakla turab-i olmayı kavratan…

Toprak olmanın sevgisi, insan sevgisidir. Alevilikte toprak, insanın güneşidir, cömertliğidir. Karşılıksız çıkarsız sevginin, sevmenin, yardımlaşma ve dayanışmanın ırmağıdır. Alevi Pirleri; “Hızır, cenneti toprağının dibine değil üzerine kurmuştur” demektedirler.

Onun için Aleviler/Kızılbaşlar türlü sıkıntılara toprağın parçası olan “teberikle” karşılık vermiş, Hakk’la buluşmuş; “gerçeği gerçekle” görmüş, “geri gerçekler yardımcımız ola!” demiştir. Hakikat Kapısına ulaşmış bir talip artık Hakikat Kapısının simgesi olan toprağı yer, gökle birleştirmiş, “yer ana, gök gerçeğin babasıdır” demiştir.

Bir can, bu basamakta elinden geldikçe iyiliği, güzelliği insanlardan esirgememelidir. Bilgi en büyük ibadet ve iyiliktir. Öyleyse en büyük ibadet olan bilgiyi ve iyiliği hiçbir kimseden esirgememeli isteklisine vermelidir. Bir can, Hakikat Kapısının bu basamağına ulaşmışsa; bir kimsenin ayıbını yüzün vurma yerine o ayıbı ortadan kaldırmalı.

Ayıp cehaletse cehaleti yok etmelidir. Yanlışlarından dolayı uyarmalı, hatalardan arındırmalı. Kimseyi hatalarından dolayı toplum içinde kınamamalı. Yüz yüze onu uyarmaya, gerçekleri bulmaya yönlendirmeli.

Hakikat Kapısında bir talip evrenin varlığını tanıyarak, evrende varlığı, birliği, canlı, cansız varlıkların iradesi ile tanıklığı ve sevgisiyle, varlığın birliğini; birlikte varlık, varlıkta birlik olduğunu anlamalı. İnsanı, Hakk’ı, evreni, mevcudu bir bilmeli. Evrenin bütününü insanın ve Hakk’ın kendi özü olduğunu bilmeli. Hakikat kapısında mana ve bilgi edinme, gerçekleri, gerçekle görme, ‘Ara bul!’ ile buluşmadır.

Burada artık istekli ‘yol’ ulusu zamana uymuştur. Zaman sana uymuyorsa, sen zamana uy söylemi bundan kaynaklıdır. Manayı zamanda bulmaya ulaşmıştır. Vaktin, zamanın çocuğu olmuştur. Yani eski söylemle “ibnul vakit” olmuştur.

Bu vakit evrenin gizli Hakk’ıdır. Evrende bir olma, tek olmaktır. Kamil olma “İnsani Kamil” olma manasıdır. Kamil İnsan böylece, değişim ve dönüşümle, ölüm değil Hakk’a yürümeye, vakti zamanı gelince değişme ulaşacaktır. Hakk’tan gelip, Hakk’a yürümek. ‘Yol’culuğu sürdürmek. Seyir halinde olmak…

Alevilikte ‘yol’ sürekli geldiği kaynağa dönmek ve yürümektir. Bir talip evreni, insanı, bilgileri, geçekleri gerçeklerle görmüş, izlemiş, öğrenmiş bir Abdaldır. Bu aşamadan sora halka, topluma dönüp, halkın Piri, Rayberi, Mürşidi yol göstericisidir. Mürşidi Kâmil olarak Aleviliğin/Kızılbaşlığın Toplumsal Komün projesi olan Rızalık Toplumu içinde yaşam kuralları ile taliplere, canlara önderlik edecektir.

*SALTIK, Turabi, Alevilikte Ocaklar Gerçeği 4 Kapı 40 Makam Öğretisi, Babek/Sancı Yayınları. İstanbul.