Alevi Örgütlülüğü Önündeki Engeller ve Tıkanıklık – 1

Alevi toplumu, daha en başından beri örgütlü bir toplumdu. Onlar Ocaklar sistemi ve Dergâh örgütlülüğü içerisinde bir yaşam sürdürmüşlerdi. Pirler, taliplere Aleviliği oralarda kavratmışlardı. Bugün yaşayan Alevilik, daha 12. yüzyıldan beri Anadolu’da Ocaklar ve Ocakzadeler tarafından sürdürülen öğretilerdir.
Aleviler ve Aleviliğe karşı sistemin saldırı ve baskıları, onları kendilerini savunmaya itmişti. Onlarda köylerde, kırlarda yaşamaya başladılar. Aleviler bundan dolayı kır kökenliydiler.

Bu saldırılar karşısında direnişler geliştirdiler. Zaman zaman kendilerini gizlediler. Bundan dolayı da dağlık-ormanlık alanlarda – kırlarda iktisadi yaşamları oldu.

Daha Emevi, Abbasi, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemlerinde ve sonrasında da Cumhuriyet hükümetlerince katliamlarla karşılaştılar. Ama gene de kendilerine özgü inanç ve yaşamı hayata geçirdi örgütlendiler.

Pek çok defa kendilerine iftira edilen, horlanan, en aşağılık karalamalarla, “mum söndü”, “kızılbaş”, “ana bacı tanımıyor”, “katli vacip, kanı helal”, “nikahı geçersiz” gibi türlü iftiralarla, pek çok fermen ve fetvalarla katledildiler.

Baba İshak, Baba İlyas dönemlerinden başlayarak Babai ayaklanmalarıyla, tarihi direnişler gösterdiler.
Osmanlı, daha en başından beri Alevilerin mücadelesini beşiğinde boğmaya çalıştı. Tarihten gelen iktisadi-siyasi, kültürel, politik ve inançsal sorunları savaşla çözmek istedi. Yerel önderleri ve inançları tanımadı. Kan ve gözyaşını, savaşı dayattı.

Zamanında Feyzullah Hurifi katledildi. Hallacı Mansur’un başı ve kolları vuruldu. Bedeni bağdat şehir kapısına asıldı. Sonra kemikleri yakıldı, külleri Dicle nehrine atıldı. Seyit Nesimi’nin derisi yüzlüdü. Baba İshak, Baba İlyas ve Hacı Bektaşi Veli’nin ağabeyi Seyit Mençek (Koca Pir Hüseyin) idam edildiler. Pir Sultan ve Şeyh Bedreddin darağacına gönderildi.

Zamanında Yavuz’da Anadolu da, Koçgiri, Erzincan ve Dersim’de 46 bin Aleviyi katletti. Zamanın Dersim önderlerinden Pir Rüstem Saltık’ı Pertek’ de elleriyle darağacına astı.

Aleviler, günümüze kadar pek çok defa katliam ve sürgünlerle karşılaştılar. Osmanlı’dan günümüze ünlü 36 Alevi halk ozanının başı vuruldu.

Bu yüzden Doğu-Ortadoğu toplulukları karanlığın, kara gericiliğin, bağnazlığı, girdabına girdi. Ama Aleviler gene de en aydınlık yüzlü fikirleri savundular.

Bütün kırım ve katliamlara karşın onlar kendilerini var eden, bugüne getiren inanç öğretilerini, kurum ve kuralları örgütleyerek sürdürdüler.

Aleviliğin temel örgütlü kurumları vardı. Bunlar; Dedelik-Pirlik makamıyla Ocaklar ve Dergâhları. Aleviler, Ocaklar yoluyla Aleviliği örgütlü şekilde sürdürdüler.

Günümüzde ise Alevi tabanı, hem Avrupa’da hem Türkiye’de Alevi örgütlülüğüne katıldıkça; Aleviler, derneklerde, Vakıflarda, Cem evlerinde giderek federasyonlaştı, konfederasyonlaştılar.

Aleviler bu kurumlarda örgütlendikçe, Alevi örgütlülüğünün karakteri de giderek değişti. Hem Avrupa Alevi örgütlülüğü, hem Türkiye Alevi örgütlülüğü birbirinden ayrı düşünülemez.