Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1995 yılından bu yana Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan ve her hafta gözaltı ile saldırıya maruz bırakılan Cumartesi Anneleri’nin, 964. hafta eylemlerine İnsan Hakları Derneği Dersim Şubesi’nden destek verildi.
Seyit Rıza Meydanı’nda yapılan basın açıklamasına siyasi parti temsilcileri ve STK’ler de katıldı. “AYM kararları uygulansın, Galatasaray ablukası kaldırılsın” pankartının açıldığı açıklamayı İHD Dersim Şube Başkanı Raife Yılmaz okudu.
Devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha geri dönemeyen, akıbetleri bir sır perdesiyle örtülenlerin aileleri ve insan hakları savunucuları olarak burada olduklarını söyleyen Yılmaz, “Türkiye’nin dört bir yanında eş zamanlı olarak seslerimizi birleştiriyor ve haykırıyoruz: Bir insana yönelmiş en vahşi saldırı olan gözaltında kaybetme gerçeğini unutturmamak için mücadele etmekte kararlıyız” dedi.
41 yaşında 3 çocuk babası olan Abdülmecit Baskın’ın 2 Kasım 1993 tarihinde iş yerindeki makamından çıktıktan sonra özel harekat polisleri tarafından gözaltına alındığını belirten Yılmaz, Gözaltına alındığı inkar edilen Baskın’ın 4 Ekim 1993 tarihinde sorgulandıktan sonra ateşli silahla öldürülmüş, elleri arkadan bağlı cansız bedeni bir çiftçi tarafından Gölbaşı mevkinde bulundu. Bulunduğu yer Milli İstihbarat Teşkilatı Genel Koordine Merkezi’ne çok yakın mesafedeki metruk bir binanın arkasıydı. Ailenin başvurusu üzerine başlatılan soruşturma etkin bir biçimde yürütülmedi. Dosya sürüncemede bırakıldı” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, “Olaydan 18 yıl sonra, 26.03.2011 tarihinde özel harekât polisi Ayhan Çarkın, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği ifadede; 1993 yılında Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin’in emriyle, Abdülmecit Baskın’ı gözaltına aldıklarını ve Baskın’ın özel harekat polisleri Ziya Bandırmalıoğlu ile Ayhan Akça tarafından öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Ayhan Çarkın’ın Emniyet, Savcılık ve Hakimlik beyanlarındaki anlatımlarının yer tanımları, mekanlar ve olay yeri tutanakları ile birebir örtüştüğü savcılık ve mahkeme kayıtlarına girdi. Çarkın’ın basına da yansıyan itiraflarından sonra Abdülmecit Baskın ve Çarkın’ın beyanlarında isimleri geçen gözaltında kaybedilen veya infaz edilen 18 kişiye ilişkin yeni bir soruşturma başlatıldı” dedi.
Soruşturma sonrası 2014 yılında Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde içlerinde Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken’in de bulunduğu 19 kişi hakkında “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı örgütün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçundan dava açıldığını söyleyen Yılmaz, “Mahkemede dönemin üst düzey kamu görevlileri söz konusu öldürmelerin devletin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini beyan ederek detaylı açıklamalarda bulundu. Ayrıca suçların, kimlerin talimatı ile, kimler tarafından ve nasıl işlendiği detayları ile kayıtlara geçti. Ancak kamuoyunda Ankara JİTEM davası olarak bilinen dava 13 Aralık 2019 tarihinde tüm sanıkların beraatleri ile sonuçlandı” diye konuştu.
“41 hakimin ve 8 savcının değiştiği dava zamanaşımıyla sonuçlandı”
Yerel mahkemece verilen hükümlere karşı ailelerin istinaf kanun yoluna başvurduğunu belirten Yılmaz, “5 Nisan 2021 tarihinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, beraat hükmünü bozdu ve dosyayı Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Yeniden görülen davanın 26 Mayıs 2023 tarihli son duruşmasında, istinaf mahkemesinin verdiği bozma kararı sonrası sanıklar hakkında tekrar beraat kararı verildi. Mahkeme, gerekçeli kararı 14 Eylül 2023 tarihinde yazarak adeta dosyada zamanaşımı süresinin dolmasını bekledi. 10 yıllık yargılama sürecinde 41 hakimin ve 8 savcının değiştiği dava zamanaşımıyla sonuçlandı” dedi.