Dersim Emek ve Demokrasi Güçleri , “Dünya Anadil Günü” vesilesiyle Sanat Sokağı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan açıklamada ; Ulus devlet politikalarının katı olarak uygulandığı kapitalist sistemin gelişim süreci ve sonrasında dillerin varlığı ciddi şekilde tehdit altına altında kaldığı vurgulanırken, en kısa sürede dillerle ilgili anayasal düzenlemelerin yapılması gerektiği vurgulandı.
Emek Demokrasi Güçleri adına Eğitim Sen Şube Sekreteeri Raife Yılmaz’ın yaptığı açıklama şu şekilde:
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Genel Kurulu, 1999 yılında, 21 Şubat gününü “Uluslararası Anadili Günü” olarak kabul etmiştir. 2000 yılından itibaren de kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla anadilinde eğitim hakkı güvence altına alınarak “21 Şubat Dünya Anadili Günü” kutlanmaya başlanmıştır.
UNESCO verilerine göre dünyada yaklaşık 5 bini yerli dili olmak üzere yaklaşık 7 bin dil konuşulmakta ve bunlardan 2000’i tehlike altındadır. BM verilerine göre dünyada her iki haftada bir dil, içinde geliştiği kültürel ortamıyla birlikte yok olmaktadır. 1950 yılından bu yana 230 dil kaybolmuş, kaybolan her dille birlikte bir kültür de yitip gitmiştir.
Ulus devlet politikalarının katı olarak uygulandığı kapitalist sistemin gelişim süreci ve sonrasında dillerin varlığı ciddi şekilde tehdit altına alınmıştır.
Ülkemizde de bırakalım resmi dil dışındaki anadillerin eğitim alanına girmesini, diğer dillerin varlığı uzun süre inkâr edilmiş, sistematik asimilasyon politikaları uygulanmış, hayatın her alanının resmi ideoloji doğrultusunda tek tipleştirilmesi politikalarından en çok da diller etkilenmiştir denilen açıklamada
UNESCO’nun “Tehlike Altındaki Diller Atlası”na göre, Türkiye’de 19 dil yok olmuş veya yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. “Medeniyetler Coğrafyası” denilen Anadolu ve Mezopotamya topraklarında artık ,Kapadokya Yunancası, Ubıhça ve Mlhaso (Doğu Süryanicesi, Suryoyo veya Surayt olarak da bilinir) konuşulmuyor. Hertevin ise yok olmak üzere. Zazaca, Lazca, Hemşince, Ladino, Gagavuzca, Romanca, Batı Ermenicesi, Turoyo (Süryanice lehçesi), Abazaca, Adigece, Abhazca, Kabardey-Çerkes gibi diller ise kaybolma tehlikesi ile yüz yüze… Anadili Kürtçe, Arapça, Lazca, Ermenice, Hemşince, Çerkezce, Çeçence, Süryanice gibi dillerden olan milyonlarca çocuk anadillerinin olmadığı bir ortamda eğitim görüyorlar.
Yapılan bütün araştırmalar anadilinde eğitim gören çocukların pedagojik olarak daha başarılı olduklarını göstermektedir.
“Yaşayan Diller Ve Lehçeler Dersi” adı altında dil dersleri seçmeli dersler şeklinde eğitim programına eklenmiş ve dil alanındaki katı inkârcı yaklaşım kısmen değişmiş olsa da anadillerin kamusal alanda, okulda, evde, iş yerinde, devlet dairelerinde, sinema, televizyonda vs. konuşma ve yazma hakkı açısından bir arpa boyu yol alınmadığı da bir gerçektir. Yaşayan Diller ve Lehçeler dersinde anadilini tercih eden öğrenciler; yeterli sayıya ulaşılamadı ya da dersi verecek öğretmen yok gibi bahanelerle bu haklarından sistemli bir şekilde olarak mahrum bırakılmıştır.
Bu nedenle asimilasyon ve inkâr temel insan haklarının ihlali ve insanlık suçu olarak kabul edilmektedir. Halkların ve dillerin beşiği olan coğrafyamızda 21. Yüzyılda dahi milyonlarca çocuğun kendi anadili ile eğitim görmesine ‘ülke bölünür’ paranoyası ile yaklaşmak ve ‘suç’ olarak nitelendirmek özünde ırkçı zihniyetten beslenmektedir.
İvedilikle gerekli anayasal düzenlemeler yapılmalıdır. Eğitim sistemimiz gerçekliğimize ve insanlık değerlerine uygun olarak çok dilli ve çok kültürlülük esasında yeniden düzenlenmelidir.
Başta eğitim ve sağlık olmak üzere kamusal hizmetler nitelikli, parasız, ulaşılabilir, bilimsel olmasının yanı sıra anadil esaslı çok dilli sunulmalıdır.
Yasakçı, tekçi, asimilasyoncu politikaların son bulması için emek ve demokrasi mücadelesini yükseltme kararlılığımızı bir kez daha ifade ederken, tüm halkların Dünya Anadil Günü’nü kutluyoruz diyen Emek ve Demokrasi Güçleri’nin basın açıklaması müzik dinletisinin ardından son buldu.