Dersim’de Kadınlar Yasağa Rağmen Sokakta

Valiliğin etkinlik ve eylem yasağına rağmen, Dersim’de kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla basın açıklaması yaptı. 

Dersim’de valilik 24 Kasım’dan itibaren basın açıklaması, toplantı ve gösteri yürüyüşü, miting, açık yer toplantısı, protesto eylemi, oturma eylemi, anma programlarını 15 gün süreyle yasakladığını duyurmuştu. Dersim Kadın Platformu’nun çağrısıyla bir araya gelen kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla açıklama yaptı. Sanat Sokağı’nda buluşan kadınların yürüyüş yapmasına izin verilmedi. 

Platform adına açıklamayı Dersim SES Eş Başkanı Serap Kahraman yaptı. Kahraman, “Türkiye’de kadınların şiddete uğramadığı, vahşice katledilmediği, evde, işte, sokakta şiddet görmediği, çocukların istismara maruz kalmadığı ya da iş cinayetlerinde katledilmediği bir gün geçmiyor. Ücretlerin erimesi psikolojik gerilimi artırıyor; medyasıyla, fetvasıyla, politikasıyla iktidarın kışkırttığı erkeklik hane içinde geçim sıkıntısıyla birleşerek kadına yönelik şiddete dönüşüyor” dedi.

İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı kararnamesi ile kaldırıldığı hatırlatan Kahraman, “İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı kararnamesiyle kaldırılmasının ardından nafaka hakkı, çocuk istismarına karşı uluslararası nitelik taşıyan Lanzarote Sözleşmesi, 6284 sayılı yasa tartışmaya açıldı. Yetmedi sağlığa erişim hakkımızdan üreme haklarımıza, medeni haklarımızdan örgütlenme haklarımıza varana kadar tüm haklarımız hedefe koyuldu. Irkçı ve dinci söylemler eşliğinde kadınlar eve hapsedilmek istenirken, LGBTİ’ler üzerinden nefret politikası körüklendi. Kadın siyasetçiler adeta hedef tahtasına koyularak cezaevlerine gönderildi, kadın kurumları kayyumlar eliyle kapatıldı” ifadelerini kullandı.  

Açıklamanın devamı şöyle;

“İyi hal indirimleriyle şiddet cezasız bırakılırken, kadınlar yoksullaşan mutfaklarla, evde, işte sokakta artan şiddet ve tacizle yaşamaya mahkum ediliyor. Çalışsak da yettiremiyor, eve gitsek de dinlenemiyor, sokakta güvenle yürüyemiyoruz. Artan enflasyon, temel tüketim maddelerinden ev kirasına ve ulaşıma kadar gelen zamlar en çok biz kadınları etkiliyor.

Ülkenin bütün kaynakları zenginlere, patronlara, bankalara teşvik, kaynak, hazine garantili hayatlar sunarken, bize sadece açlık ve daha çok sömürü düşüyor. Yandaş patronlar başta olmak üzere sermayedarlara mevduat garantili fonlarla kamu bütçesinden milyonlara lira akıtılırken, 2023 bütçesinden bir kadına yalnızca 25 TL düşüyor. Her 4 çocuktan birinin okular aç gittiği Türkiye’de bütçe silahlanmaya savaşa, aktarılıyor.

Dersim’li Kadınlar da Kalıplara Sıkıştırılmak İsteniyor

Kentimizde de bu şiddet, eşitsizlik, cezasızlık ve yoksulluk tablosu hiç de farklı değil.

İl merkezinden, ilçelerden ve köylerden şiddet haberleri arka arkaya geliyor. Dersimli kadınlar makbul aile ve makbul kadın kalıplarına sıkıştırılmak isteniyor. Üniversite öğrencileri hem yerelden erkekler tarafından hem de kamuda çalışan erkekler tarafından tacize uğruyor. Bu kimi zaman öğrencinin ev aramasından faydalanmaya çalışarak, kimi zaman çalıştığı iş yerinde, kimi zaman da yurt yolunda oluyor. Bu kentte bir taraftan 18 yaşındaki üniversiteli kadınlar tacize maruz kalırken diğer taraftan 80 yaşında bir kadın “bastonun ses çıkardı” bahanesiyle şiddete uğruyor.

Gülistan Doku’nun Akıbetinden Hala Haber Yok

Tüm memlekette kadınların kalbinde adeta bir yara açan Gülistan Doku’nun akıbetinden hala haber yok. Şehrin ortasında kadınların üzerine silah doğrultan kolluk personellerinin cezalandırılıp cezalandırılmadığıyla ilgili yetkili makamların halkla paylaştığı bir bilgi yok. Fakat 25 Kasım yaklaştığında çeşitli bahanelerle verilen eylem ve etkinliklerin yasaklanması kararı jet hızıyla verilebiliyor. Kadınlara karşı bu kadar hızlı karar verilebiliyorsa kadınlar için de aynı hızla kararlar verilmesin istiyoruz.

İç karartan, bunaltan bu atmosferde, her türlü haklarımızın günden güne geriletilmeye çalışıldığı bu ülkede, bizler de umutsuz, çaresiz, yalnız ve pes etmiş değiliz. Tıpkı 62 sene önce Dominik’te olduğu gibi 2022 yılında da Mahsa Amini’nin düzgün örtünmediği bahanesiyle ahlak polisi tarafından öldürülmesiyle İran’da kıvılcımı çakılan isyan ateşi, rejime karşı bir başkaldırıya dönüştü. Dünyanın pek çok yerinde yükselen sağcı-otoriter rejimler sebebiyle medeni haklar başta olmak üzere kadınların pek çok hakkına yönelik saldırılar var. Bu sebeple İran’da çakılan kıvılcımın ateşi tüm dünya kadınlarının yüreğini ısıtıyor. Kadınların bedenine, üreme haklarına, yaşam tarzına, siyasal ve sosyal tüm haklarına yönelik saldırılara karşı dünyanın her yerinde kadınların hem İran’lı kadınlarla dayanışmak için hem de haklarını ve hayatlarını korumak için sokakları doldurduğu 2022 yılında, biz de haklarımız ve hayatlarımız için sokaklardayız.

Talepler

İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe girsin!

Şiddeti önleyici acil eylem planı uygulansın!

İLO 190 sayılı sözleşme kamu özel ayrımı yapılmadan onaylansın!

Sığınma evlerinin sayıları artırılsın, koşulları iyileştirilsin!

Her mahalle ve işyerine ücretsiz kreşler açılsın!

Eşit işe eşit ücret verilsin!

Okullarda çocuklara bir öğün ücretsiz ve sağlıklı yemek verilsin!

Kaynak