Pek çok canımız ve bazı yazarlar Alevi adının en fazla 140 yıldır kullanıldığını yazmaktadırlar. Bu doğru değil. Bazı dostlarımız ise Alevi adının Yavuz sonrası kullanıldığını söylemektedirler. Tabii bu da doğru değil. Pek çoklarıda Alevi adı eskiden yoktu Kızılbaşlık vardı demektedirler.
Alevi adı vardı ve çok eskiden beri Alevi adı kullanılıyordu. Tabi Kızılbaş tanımlaması da Alevi tanımlaması da vardı. Sadece Kızılbaş kelimesi vardı Alevi adı yoktu demek doğru değil.
Alevi adının kullanıldığını bizlere gösteren onlarca yazılı kaynak var. Örneğin, bu ilk yazılı kaynaklardan biri Sahi-i Buhari’dir. Onun, daha 800’lerde Ehli Beyit üzerine yazdığı yazılarında Alevi adı geçmektedir. Onun kitabının adı dahi: “Silsile El Sırrı El Aleviyun”du.
Yine daha 909’da İsmaililerin kurduğu devlet 909-1171’e kadar bu devlet varlık gösterdi. Bu devletin kaynaklarda geçen orijinal adı da o zamanlar: “Al Dewla al Alewwiya” idi. Kaynak: David Hollenberg, Beynot the Quran. Erlay İsmaili tawil and the secrets of prophetes.
Yine, 18 Ağustos 1010’da bir hutbeyle Fatimi İmamına inanan ve ona bağlanan, Muqallid adlı emir; “Ya Allah en büyük dostum Hakk yolundaki İmamların babası Ali’ye şükürler olsun. Ya Allah zamanın İmamı, inancın kalesi, Alevi davanın (sahib al-da’wa al-Alawiyya)” diye başlayan hutbede de Alevi adı açıkça geçmektedir. Bu kitabın kaynağı ise İngilizce şöyledir: Ford he full test of the kuhtba of Qirwah, aş transmitted, sen İbn al-Jawazi, al Muntazam, vol.15. pp.64-77 anda for English translasion, See Walker. Oration, pp.138-144.
Pir Sultan ise, (1547-1551) bir şiirinde: “Hüseyini’yim Alevi’yim ne dersin”… burada da görüldüğü gibi açıkça Alevi adı geçiyor.
Bir başka Halk ozanı olan Hayali Bey ise, ki kendisi 16. yüzyılda yaşamış Ispartalı Rumeli Abdallarındandır. (Ölümü 1556) Ozan Hayali Bey’in yazdığı bir şiirinde de Alevi ismi açıkça geçmektedir:
“Pir-i fetile-ser deyu sem eder
Aleviler gibi semah…”
Yine bir başka şiirinde Ozan Hayali Bey:
“Çitersinde gürüben lem’a-i nur-i Nebevi..
Bir yalın yüzlü ışık
Şevkine oldum Alevi” demektedir.
Kul Himmet’de 16. yüz yılda (1560)’da;
“Cümle bir Mürşide demişler beli.
Tespihleri Allah, Muhammed, Ali
Meşrebi Hüseyin’i ismi Alevi.”
Osmanlıda II. Mahmut’da en büyük Alevi-Kızılbaş katliamlarını gerçekleştiren acımazsız bir padişahtı. Yeniçerileri kaldırdığında, onun yayınladığı bir fermanda da Alevi ismi geçmektedir:
“Bu kezalık bu güruhı Alevi ve rafazi” diye.
Kaynak; benin, Alevilikte Ocaklar Gerçeği
4 Kapı 40 Makam Öğretisi adlı kitabımda ve Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) C. ADL 29/1734.
İşte bu eski bir kaç yazılı kaynakta da görüldüğü gibi Alevi adı en eskiden beri vardı ve kullanılmaktaydı.